İstanbul
Kadıköy’de 20 metrekarelik dükkanında türlü nebat bilimi büyüten, ayrımsız sürede ressamlık önleyen 45 salname berber Tanrıverdi Taşdemir, misafirlerine parlak ortak dem aldırıyor.
Sokaktan bakıldığında, camlarını şamil boydan boya bitkilerle çiçekçiyi anımsatan berber dükkanı, kentin ortasında misafirlerini ara sıra hüzünlendiren, ara sıra şaşırtan, ara sıra bahtiyar fail can durumuna büründürüyor.
Her yanı çiçeklerle dolu berber dükkanındaki çiçek kokusu, Taşdemir’in tuvale çizdiği resimlerle birleşiyor.
Onlarca bitkiyi ve resmi barındıran dükkanın sahibi ressam berber Tanrıverdi Taşdemir, AA muhabirine sahn öyküsünü anlattı.
"Tablolarımın bütünü fon ürünü, öz dünyam"
Taşdemir, beşinci sınıf ortak numara sınıfta Kars’tan İzmit’e barhana yazar berberliği babasından öğrendiğini söyledi.
45 senedir berberlik önleyen Taşdemir, babasının yanı sıra kısaca ortak sene çalıştıktan sonraları İzmit’ten İstanbul’a geldiğini aktardı.
Taşdemir, Moda'da ortak kahvehanede çalışırken yandaki dükkanın berber bulunduğunu belirterek, "Baktım, adamlar benden artık güzel berber değiller. Ustalar ancak ego onlardan artık güzel eli uz olduğumu düşündüm. Bizim işveren beni aşırı sevilmiş bulunduğu düşüncesince yandaki dükkana gitmeme izin etmedi. Zorla izin aldık, berberliğe başladık." dedi.
Teksas, Tommiks, Zagor çizik romanlarını okuduğunu tabir fail Taşdemir, bu kitapların kendisini çizimler hazırlamaya yönlendirdiğini kaydetti.
Taşdemir, Kadıköy'deki dükkana taşındığında müstevi elverişli bulunduğu düşüncesince karakalem çizimler yaptığını anlatarak, şunları söyledi:
"Daha sonraları küçük ufak vıcık vıcık boya, semiz boya hazırlamaya başladım. Doğuştan ortak kabiliyet bu, ortak yerden öğüt aldığımdan değil. İlkokul ortak numara sınıftan ayrıldığımdan bu yana bu hoşuma gitti, demincek de bitmeme ediyor.Tablolarım fon ürünü, öz dünyam. İçimden gelenleri kağıda, kaleme, tuvallere döküyorum. Karakalem portre çalışmasını havale adına veriyorlar, onları gereğince yapıyorum. "
"Biz de burada dem alıp veriyoruz"
Derin ortak dem alarak bitkilerin dükkana yaymış bulunduğu parlak havayı içerisine çekici Taşdemir, bitkilerini göstererek şunları anlattı:
"Burada 40’a yaklaşan nebat var. Doğa çiçeği, kılıç, limon, Japon gülü, kaktüs, sıradan tür var. Birkaç kıta büyüttüm, hoşuma gitti. Baktım, yeşillikte cıvıltı oluyor. Dışarıya çıkamadığımız için, kesiksiz doğaya gitme şansımız da az. Bu işi dükkanın ortamında yapayım dedim. Bir, dü derken çoğalttık. Büyüdükçe de insanoğlunun hoşuna gidiyor. Yeşillik, mevrut müşterilerimizin de hoşuna gidiyor. Sevdiklerinden, benim de hoşuma gittiğinden çevre bitkileri büyütmeye bitmeme ettim."
Taşdemir, nebat bilimi yardımıyla dükkanında ferah oksijen bulunduğunu dile getirerek, "Ormana gittiğinizde oksijen kabul etmek düşüncesince dem alıp veriyorsunuz, burada da öyle. Biz de burada dem alıp veriyoruz." dedi.
"Yeşile beslemek insanı rahatlatır"
Bitkilerini satmayı düşünmediğini vurgulayan Taşdemir, "Çocuk kadar büyütüyorum onları, nite verebilirim. Bir art veririm, neyse. Koparıyorum, suda ayrıntılar oluyor, kıramadığım kişilere onları veriyorum." dedi.
Ressam berber Taşdemir, nebat yetiştirdiği dükkanında yaşadıklarından öğrendikleriyle şu tavsiyeleri veriyor:
"İnsanlar gereksiz duracağı yerde, çıkarlarını kahvede oturup yahut şurada burada çalışır edecekleri yerde hakeza uğraşı oluştursalar sağlıklarına özen etmiş olurlar. Psikolojik sorunları olsa üstelik bunlarla çalışmış oldukları devir sorunları da kafadan silinmiş olur. Kendilerini geliştirmiş olur, sağlıkları artık güzel olur. Şeker, kolesterol, tevettür olmaz. Çünkü baş gereksiz değil, meşgul, cisim akım ediyor, dem akım ediyor. Yeşile beslemek insanı rahatlatır değme zaman. Mavi, yeşil dirlik verir. Huzur bilmek istiyorlarsa bunu yapsınlar."
