İstanbul
Kaya kardeşler, iri çikolata fabrikalarının, muhallebicilerin ve gato firmalarının dev kazanlarını onarıyor, kazanların aşınan diplerini kesip dünkü dipleri ilave edip kaynatıyorlar.
Kaya kardeşlerin zamanı handaki mesailerine AA muhabiri şahitlik etti.
Küçükpazar'da Arnavut kaldırımı taşlarında yürürken zamanı Ali Paşa Han'a yaklaştıkça önceki çekiç sesleri duyuluyor.
Hanın içine girdikten sonradan ise dü cezaevi odadan oluşan kazan tamir ustalarının babalarından kalma dükkanı, sizi karşılıyor.
İki kardeş, kazanlar üstünde çalışırken, kapının uğrunda de kazanları almaya mevrut malikleri bekliyor.
Bir tarafta Ali Paşa Han'ın zamanı dokusu, öbür tarafta ise dev kazanların tokmakla buluşmuş olduğu ses...
Saat mefhumu sıfır kazan tamir işinde, ara sıra saatlerce iş olmuyor, ara sıra ise pastacılar, muhallebiciler sıraya girerek bozulma ergin kazanları ustalara gösteriyor.
Kazan kalıbının huzursuz bölümü üstünde etkin Osman ve Hakan Kaya, ürünün niteliğine mucibince kazana pınar yapıyor. Dip kısımları çıkan kazanlara dünkü dipleri kaynakla yapıştıran Kaya kardeşler, elan sonradan en ehemmiyetli dönem bulunan vurma işlemine geçiyor.
Çeşitli boyutlarda ve ağırlıktaki tokmaklarla ve çekiçlerle kazanı sille tokat şekillendiren ustalar, levent boylu müddet tokmak sesinin altında el işçiliğini sergiliyor.
Kazanlarla buluşan tokmak seslerinin yükseldiği zamanı eğlek içerisinde, Kaya kardeşler senelerdir bu işi isteyerek yapıyor.,
Dev kazanların tamirini eden Kaya kardeşlerin dizge hikayelerinin kökeni, ortak Rum ustaya dayanıyor.
1946 senesinde babaları Mehmet Kaya, Philip isminde ortak ustanın yanı sıra şakirt namına çalışmaya başlar. 1973 senesinde Philip eli uz Yunanistan'a giderken dükkanı Kaya kardeşlerin babaları bulunan Mehmet ustaya devreder. Daha sonradan ağababa Kaya, oğlanları Osman ve Hakan'ı yanı sıra şakirt namına yetiştirmeye başlar.
Babalarının yanı sıra önemsiz yaşta çıraklığa süregelen Kaya kardeşler, tahminî 40 senedir bu mesleği yapıyor.
"Artık şakirt yetişmiyor"
Liseyi bitirdikten sonradan babasının yanı sıra çalışmaya başladığını kail ağa Osman Kaya, "Babam bu mesleği Philip ustadan, ego de babamdan öğrendim. Babam Trabzon Maçka'dan buraya gurbete geliyor ve çalışmaya başlıyor. Babam ölüm ettikten sonradan kardeşimle çalışmaya bitmeme ediyoruz. Ancak bundan böyle şakirt yetişmiyor. Bizden sonradan bu işi meydana getirecek kimesne yok. İstanbul'da kazan tamircisi hemen biraz arazi kaldı." ifadelerini kullandı.
"Kazanların ebatları tahminî 50 kilo pişirecek halde olabiliyor"
Kardeşlerden Hakan Kaya, mesleğin zahmetli yönleri olduğunu, ciddi kazanları kaldırmanın, pınar yaparken ışığın hücre verdiği hastalıkların çıkarlarını zorladığını dile getirdi.
Kaya, "Burası 60 yıllık ortak işletme. Dolayısıyla burayı bilici nice insanoğlu var, ayrıca tercih ettiğimiz telefon fark aynı. İnsanlar bizi biliyor ve birbirlerine haber ediyor. Yaptığımız iş de müşteriyi mutlu ediyor. Zaten ev ürünü iş de yapmıyoruz, genel anlamda iri firmalara seslenme ediyoruz. Kazanların ebadı tahminî 50 kilo pişirecek halde olabiliyor, elan iri boyutlarda da olabiliyor. Verilen siparişe mucibince değişiyor. Ürünün ebat ve türüne mucibince ara sıra onarımı ortak hafta sürüyor, kimisi ise ortak günde bitiyor." niteleyerek konuştu.
Artık şakirt yetişmediğini aktaran Kaya, bu işe ahlaksız kimsenin olmadığını, evlatlarının da darülfünun okuyup kişi mesleklerine yöneldiklerini kaydetti.
Kazanlara meydana getirilen işlemler kendisince bilgelik sağlayan Kaya, şunları söyledi:
"Bakırın elan dosdoğru bulunduğunu biliyoruz. Biz kişi evimizde hala bakır kullanıyoruz. Bakırı kullandıkça aşınmalar meydana gelir. Bu nedenden dolayı o kazanları bizlere tamire getiriyorlar. Gelen kazanın aşınan bölümünü kesiyoruz, çıkarıyoruz. Ona mucibince dünkü koyu ayarlıyoruz. Tırnak dediğimiz bilinçlilik var. Altı düşüncesince keski kesiyoruz ve kazana kurgu ediyoruz, sonradan da kaynatıyoruz. Sonra da kalaya gönderiyoruz ve sonrasında alıcıya tasdik ediyoruz."