Anne karnında faziletkâr katiyet oranıyla belirleme edilebilen kalıtım bilimi anomalilerden birisi bulunan down sendromu; İkili Tarama, Üçlü Tarama derece alışılmış testler akabinde Amniyosentez ve Nifty derece ati araştırmalar kararında belirlenebiliyor. Sorumlu hekimin önce testleri yapması ve çıkan neticeler neticesinde ati araştırmaların gerekliliğine müteallik karar vermesi gerekiyor.
Hekimin, önce testlerde Down Sendromu ihtimalinin düşüt bulunduğu ve ati araştırmaların yapılmasına lazım bulunmadığı anlamında düşünce belirttiği takdirde, özellik karşı aileyi aydınlatması ve diploma alması gerekiyor. Mağduriyet canlı ailelerin başvurusu üstünde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi özellik karşı birlikte karar verdi.
Karara, rutin testler haricinde ati tetkikleri yapmayan ve yapmayacağına müteallik aileyi bilgilendirmeyen hekimin ‘aydınlatma yükümlülüğünü adına getirmediği' zımnında ailenin ödence hakkının bulunduğuna hükmedildi.
“Anne, ati teşhis testleri yapılmamasından kaynaklı çocuğunun Down Sendromlu bulunduğunu birlikte beklenmedik biçiminde öğreniyor”
Eskişehir'de birlikte ailenin, özellik karşı açmış bulunduğu ödence davasında avukatlığını yürüteç Av. Dr. Ali Önal, Yargıtay'ın verdiği kararla ilişik açıklamalarda bulundu. Önal, “Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kısa sürede birlikte karar verdi. Özellikle kalıtım bilimi rahatsızlığı bulunan evlatların ana karnında belirleme edilmesinin beklenir bulunduğu belirtildi. Anne karnında 10-20'nci hafta ortada yapılması müstelzim birlikte imtihan var. İkili Tarama, Üçlü Tarama testleri; üste ati inceleme testleri adına bilinen, ana karnından amniyosentez sıvısının katılması ve üste hususi firmaların yaptığı Nifty testi derece testler var. Bu testler Down Sendromunun tespitinde yüzdelik 99 oranında katiyet veriyor. Anneler aylı adına hekime gittiklerinde, hekimler tarama testlerini yaptıklarında oranların düşüt bulunmasına güvenerek bu testleri tam görüyorlar ve ati teşhis testleri yapmıyorlar. Bu testler değme ne denli tam görülmüş olsa da anne, ati teşhis testleri yapılmamasından kaynaklı adına gebeliği sonra çocuğunun Down Sendromlu bulunduğunu birlikte beklenmedik biçiminde öğreniyor. Dolayısıyla çocuğun burada kalıtım bilimi farklılıktan kaynaklı birlikte bariyer hali oluyor. Yargıtay'a gereğince doktor değme ne denli bu testleri yapmış olsa da testlerin ne denli tam olduğunu, çocuğun Down Sendromu olup bulunmadığı noktasında ‘hekimin ışıklandırma yükümlülüğünü adına getirmediğini' belirterek, hekimin sigorta şirketinden aile lehine birlikte ödence yükümlülüğüne müteallik birlikte karar verdi” niteleyerek konuştu.
“Karar üstünde aileler harekete geçti”
Genetik farklılığa ehil evlatların ailelerinin Yargıtay sonucu üstünde harekete geçtiklerini aktaran Önal, “Karar üstünde aileler harekete geçti. Genetik farklılığı bulunan evlatların aileleri bu ödence hakkından feyizlenmek düşüncesince harekete geçtiler. Burada aileler en önce pestil raporlarını, inceleme neticelerini almaları gerekiyor. Hekim bu testleri yapmış mı ve testleri yaparken hepsi ati teşhis testlerini yapmış mı ona bakılması gerekiyor. Eğer yapılmadıysa, yapılmadığına müteallik aileye birlikte onam formu verildiyse o devir hekimin kusuru yoktur. Ancak Yargıtay'a gereğince Avrupa Biyotıp Sözleşmesi, Nüfus Hizmetleri Kanunu'na gereğince hekimin ati teşhis testlerini yapmaması noktasında aileyi aydınlatması, tam birlikte biçimde bilgilendirmenin yapıldığını tanıt etmesi gerekiyor. Bu hem belirttiğim sözleşmeler ve seçim çerçevesinde hekimin yükümlülüğü bununla beraber bu aşamada ailenin ışıma ihtiyacının karşılanması demek. Yargıtay, bu biçimde muktezi aydınlatmayı yapmayan hekimin sigorta şirketine, hususi hastaneye, şayet büyüklük hastanesiyse devlete; çocuğun sunulan kalmış bulunduğu bariyer oranında birlikte ödence yüklüyor. Yargıtay, başkaca ailenin tutulmuş bulunduğu tinsel zararın da karşılanması noktasında tazminata hükmetti” dedi.
Abdullah Güçlü - Aydın Sarıoğlu