Kastamonu'da 11 Ağustos'ta Ezine Çayı'nın taşması kararı meydana mevrut sel, dirilik kayıplarının yanı esna aşırı sayıda ev ve iş yerinin dokunca görmesine sebep oldu. Sel felaketinin yaşandığı Bozkurt'ta tevakkuf fail selzede Mustafa Şen, kahvehanede oturmuş bulunduğu kâmil arkadaşına mevrut telefon ile selin geldiğini öğrendi. Arkadaşının eve gitmesine karşın selzede Mustafa Şen, karnında kesat hissiyatı olunca lokantaya kemirmek yemeye gitti.
Lokantada kemirmek yedikten sonraları dışarıya çıkmış bulunduğu esnada sere kapılan Mustafa Şen, lokantada masanın hesabına çıkarak boğulmaktan kurtuldu. Sel sularının yükselmesi hesabına yüzerek lokantayı vazgeçme fail selzede Mustafa Şen, tahminî 5 m. yükselen baskın suları zımnında müşterek lüp camından içeriye girdi ve sere tutulmaktan akıbet anda kurtuldu. Geceyi girdiği apartmanda nâkil Mustafa Şen, devrisi devir botlarla çevrili kalmış bulunduğu bölgeden boşaltma edildi.
“Lokantadan 5 zaman hâlâ geç çıksaydım sel, beni sürükleyip götürürdü”
Bugüne derece aşırı müşterek tomar bolluk görmüş bulunduğu ancak on paralık hakeza müşterek bolluk hâlâ görmediğini özetleyen selzede Mustafa Şen, “Selden müşterek devir geçmiş aşırı hararetli rahmet yağdı, Bozkurt'un sokaklarını su bastı. Karşıdan karşıya geçememiştik. Bu rahmet aralıklarla devrisi güne sarktı. Selin bulunduğu devir evden dışarıya çıktım vakit 10.00 gibi. İşyerime gittim, peşi esna gine rahmet başladı. Saat 11.30 denli oldu, kahvehanede arkadaşlarla beraberce oturuyorduk. Arkadaşın birine telefon geldi, damadı arıyordu. İlçenin fevk çeşidinden müşterek su kopması olmuş, bunun hesabına zinhar alçaklarda durmayın, faziletkâr yerlerde durun niteleyerek uyarıda bulundu.
Olaydan sağlıksız vakit geçmiş geldi bu telefon. Arkadaşın babası ego eve akıllıcasına gideyim, mademki güveyi hakeza diyor dedi. O çıkıp gitti, aradan sağlıksız vakit geçti. O günde benim anca müşterek karnım acıktı, on paralık hakeza müşterek bilinçlilik başıma gelmezdi. Normalde tarih ortası yemeğimi 13.00-1400 yöresinde yerdim. O günde müşterek karnım acıktı vakit 12.00'de lokantaya kemirmek yemeye gittim. Çay tarafında müşterek kıpırdanmalar vardı, insanoğlu encam art koşuyorlardı. Biz aldırış etmedik girdik lokantaya, yemeğimi söyledim ve yedim. Hesabı ödedim, kusursuz kapıdan çıkarken baktım çay patladı. Köprüden baskın suları gürül gürül geldi. Lokantanın ast çeşidinden dü kıta hâlâ dükkan vardı. Su yatarak yukarıya akıllıcasına akmaya başladı. Aşağıya çaya akıllıcasına akacağına fevk akıllıcasına gelmeye başladı. Ben lokantadan çıkamadım, lokantanın sahibinin kadını ile 9-10 yaşında bulunan çocuğuyla lokantada çevrili kaldım. Bana kapıyı tutun dediler, ego kapıyı tuttum yek geçmiş camı kırdı, peşi esna kapıda beni zorladı. Ben kapıyı tasarruf etmek durumunda kaldım, çocuklarda mutfağa akıllıcasına kaçtılar. Ben antipatik davranarak içeriye kaçmadım, su beni kapıdan itince ego kapının arkasındaki masaya çıktım. Masaya çıktım yek su gürül gürül geliyor, ayağımın altından masayı devirdi, bu yol kapının koluna bastım. Ne yaptıysam su boğazıma derece geldi, tavana derece çıktık.
Karadeniz çocuğuyuz. Yüzme biliyorum, en azından hakeza öleceğime şuradan dalayım da hariç çıkayım, ne olacaksa dışarıda olsun dedim. Burada boşuna ölmeyelim dedim. Bu kâmil elbette ki bildiğimiz dört başı mamur duaları da ediyoruz. Su dumanlı delik gözü görmüyor. Elim ile kapıyı yoklayarak ego daldım. Kapıdan hariç çıktım, baktım su berrak. Akıntı filan yok, benim şansımdan mı bilmiyorum yahut tepeden mevrut su ile aşağıdan mevrut su karşılaştı da birbirini mi tuttu bilmiyorum. O arada ego suyun hesabına çıktım, kütük demir vardı, kütüğün hesabına çıktım. Can havliyle ego orada ne yapacağıma değişmeyen veremedim. Yukarıdan hükümet binasından ihvan bağırdılar. Karşı tarafın balkonuna çık dediler. Ben doğrudan kendime gelip, dü üç kulaç atarak lokantanın üstünde korumalık vardı, güneşliğin hesabına çıkıp kendimi attım oraya. Balkon yok, orada camlar vardı. Camları zorladım açılmadı. Oradan elime odun geçti, odun ile cama vurdum. Camı kıramadım çift camdı herhalde. O arada lüp malikleri camı açtılar. Yukarıdalarmış, hükümet binasından seslenince aşağıda insanoğlu mevcut kurtarın diyince onlarda aşağıya inmişler. Onlar camı açınca cağ ile cıncık ortada 1 m. resmiyet kaldı, adımı mı atıp içeriye girdim.
Ev malikleri iyi olsunlar bana pijama getirdi. Fakat alttan akıllıcasına müşterek kavga başladı, ayağımızın altından doğru. Onlar merdivende sen üstünü değiştir kılıç yukarıya çıkıyoruz dediler. Evde su filan yoktu, ev temizdi. Ben, merdivende üzerimi giyindim, lüp aut kapısı patladı bu sefer. Bu çabucak benim olduğum merdivenlere akıllıcasına geldi. Su çabucak pantolonumu aldı, cüzdanım vardı onu aldı, param vardı onları alıp gitti. Bende bundan hakeza onların ardına düşmedim, ikiz eş 4'üncü kata çıktım. Ben, yukarıya çıkana derece su akışını değiştirmiş. Ben, şayet 5 zaman hâlâ geç kalsaymışım, beni sürükleyip götürürdü. Yüzme bilmiyorum filan dünyalık etmezdi” dedi.
“Beni botlarla kurtardıklarında Bozkurt fantom müşterek kent olmuştu”
Kendisini baskın sularından kurtardığı düşüncesince şükrettiğini kail Mustafa Şen, “Yukarıdan seyrediyoruz. Geçen arabalar, güzeşte keresteler, güzeşte dört başı mamur esnafların eşyaları gürül gürül su herhalde 5 metreyi filan çıktı, alıp götürüyordu. Alt kattaki beni kurtaranların evini de su bastı. Tavana derece evi su bastı. Kadının eşyaları bulunduğu denli yerlerde sürünüyordu. Su anbean hızlandı, anbean çoğaldı. O şeb evde kaldık, orada sabahladık. Sabahleyin de su 1 metreye derece filan düştü, akındı az buçuk azaldı. Kaldırımda az müşterek su kaldı. AKUT ekipleri geldi, bizleri botlarla oradan çıkardılar. Postanenin önüne derece götürdüler, iyi olsunlar. Allah razı olsun, devletimize gündüz dikilmesi vermesin. Postanenin uğrunda su kesilmiş, yek dışarıya müşterek çıktım ne göreyim Bozkurt fantom müşterek kent olmuş” dedi.
