Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyelerini bildirme etti. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bildirme etmiş olduğu konuklarına hitaben konuştu. Türk topraklarının, gün süresince dünyanın değişik bölgelerinde haksızlık görmüş Yahudilerin sığınacakları beraberinde erinç limanı olduğuna ayraç fail Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizler 1492'de Engizisyondan kaçan Yahudilere koyun açmış beraberinde milletiz. Osmanlı'nın Yahudilere koyun açmasını sağlayıcı ruh, çağ de en deli dolu halde mevcudiyetini korumaktadır. İkinci Dünya Savaşı esnasında NAZİ mezaliminden kaçan baş döndürücü sayıda Musevi de temerküz kamplarına gönderilmekten Türk hükümetinin kararlılığı ve Türk diplomatlarının fevkalbeşer çabaları yardımıyla kurtulmuştur" diyerek konuştu.
'İNSANLIK SUÇU OLARAK GÖRÜYORUZ'
Erdoğan, Musevi vatandaşların Türkiye'nin gelişmesi, güçlenmesi, hedeflerine kavuşması düşüncesince icra ettikleri katkıları takdirle karşıladıklarını tabir ederek, "Irkçılık kadar antisemitizm kadar değişik dinden olana tahammülsüzlük kadar başka insanca fikirlerin bu topraklarda döşeme bulmasına icazet vermedik, vermeyiz. İslam düşmanlığını nite beraberinde adamlık suçu namına görüyorsak antisemitizmi de bire beraberinde halde adamlık suçu namına görüyoruz. Türkiye BM Genel Kurulu'nun 2005 senesinde almış olduğu Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü kararının eş sunucusudur. Keza Holokost'un inkar edilmezliğine bağlı 2007 mahdut kararın da eş sunucusu olmuştur. Uluslararası Holokost Anma İttifakı'na da 2008 senesinde müşahit organ olduk. İnsanı inancından yahut budunsal aslında çevre ötekileştiren tek yaklaşımı bildirme etmiyorum. 40 yılı epey siyasal hayatım süresince bu konudaki kesin duruşumu içeride ve dışarıda değme platformda açık açık dile getirdim. Günlük siyasal tartışmaların, değişik inançlara mensup vatandaşlarımızı aksi etkilemesine katiyen icazet etmedim, etmem" açıklamasında bulundu.
'SAMİMİ VE YAPICI TUTUM NORMALLEŞME SÜRECİNE KATKIDA BULUNACAK'
Özellikle Batılı devletlerde yükselen İslam düşmanlığı, antisemitizm ve ecnebi karşıtlığıyla mücadelede dayanışmanın önemine aksan karşıcı Erdoğan, Orta Doğu'da sulh ve denge ortamının güçlendirilmesi düşüncesince de daima baş başa güç harcama edilmesi icap ettiğini vurguladı. Erdoğan, konuşmasının devamında Orta Doğu, Kudüs ve Filistin- İsrail ihtilafına bağlı şu mesajları verdi:
"Her üç gökçül dinin mübarek mekanlarına ev sahipliği karşıcı bu kadim coğrafyada katiyen gerilim, çatışma, anarşi kıymetlendirmek istemiyoruz. Türkiye'nin en iri arzusu, değişik din, lisan ve budunsal kökenlere erbap bulunan sulh süresince beraberinde arada yaşamış olduğu beraberinde Orta Doğu'dur. Bizim İsrail hükümetine müteveccih uyarılarımız, meselelere Orta Doğu'nun levent boylu vadeli sulh ve istikrarı açısından yaklaşılmasını getirmek içindir. Kudüs bilhassa peyda etmek neredeyse Filistin konusunda atılacak adımlar, çabucak Filistinlilerin değil İsrail'in de düzenlilik ve istikrarına yardım yapacaktır. Gerek İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Hertzog gerekse Başbakan Sayın Benet ile yeniden canlanan diyaloğumuzu bu bakımdan önemsiyorum. Filistin mevzusundaki fikir ayrılıklarımıza karşın İsrail'le ekonomi, tecim ve gezim alanındaki ilişkilerimiz, öz mecrasında ilerlemektedir. İsrail'in sulh çabaları bağlamında içten ve müspet beraberinde davranış sergilemesi, on paralık elbette normalleşme sürecine katkıda bulunacaktır. Kudüs'te kâffesi liberalizm guruplarının hassasiyetlerini gözetecek beraberinde hal bulunabileceğine inanıyorum. Türkiye- İsrail ilişkileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği itibarıyla hayatidir. Bu mevzuda bilhassa siz değerli ziyaretçilerimizin desteğini önemsiyorum. İş birliğimizi geliştirmeye faziletli potansiyelimizi henüz dobra değerlendirmeye hazırız. Temas ve diyaloğu sürdürmeye önem veriyorum. Zira bunun eş menfaatimize olduğuna inanıyorum."