USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya. Küresel yönetişim mekanizmaları saf dışı durumda. Bir yönetişim sorunu ortaya çıkmıştır. Adalet ise ayaklar dibine alınmıştır. Mevcut haliyle Birleşmiş Milletler de bu krize yanıt çoğa

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya'
05-10-2021 14:39

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kriter dergisine bir görüşme verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan mülakatta BM Güvenlik Konseyi ile ilgilendiren eleştirilerini ve yanı sıra hal önerilerini içerme fail kitabı, 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün'ün öyküsünü paylaştı. Erdoğan, "Küresel sistem şümullü bir saha okumayla karşı karşıya. Türkiye şekilde aslında buyana bu dönüşüme hem önderlik etmeye çalışıyoruz hem de mevcud sorunlara ilgi çekiyoruz ve değme arsıulusal ortamda çelimli bir biçimde hal önerilerimizi tabir ediyoruz. Gerçekçi bir yaklaşıma ihtiyacımız var. evvel mevcud sorunları bariz belirgin konuşmalıyız. Dünya bir kriz döneminden geçiyor. Küresel müstevli bu krizi derinleştirdi. Salgın ayrımsız sürede yaşadığımız zamanın sorunlarının bir an evvela çözülmesi gerektiği mesajını da verdi. Aksi biçimde kriz elan da derinleşecek ve çözümü olanaksız sorunlarla faça yüze kalacağız. O devir nazar boncuğu düzenek işleyemeyecek. Küresel sistem derin bir krizle karşı karşıya. Küresel yönetişim mekanizmaları saf dışı durumda. Bir yönetişim sıkıntısı ortaya çıkmıştır. Adalet ise ayaklar dibine alınmıştır. Mevcut haliyle Birleşmiş Milletler de bu krize edim çoğaltma noktasında işlevsizleşmiş ve etkinliğini kaybetmiştir" ifadelerini kullandı.

"Yaşadığımız bu toptan derin krize müteveccih Türkiye şekilde bir edim istihsal etmek zorundayız"

Yaşanan bu toptan ve derin krize müteveccih Türkiye şekilde bir edim istihsal etmek mecburiyetinde olunduğunu kaydeden Erdoğan," 20 senedir yurt şekilde insanlığın sesi ve vicdanı olduk. Sessiz çoğunluğun sesini feyyaz bir biçimde dört başı mamur arsıulusal platformlarda duyurduk. Gördüğümüz dört başı mamur adaletsizliklere din, kıstak ve soy ayırımı yapmadan ilgi çektik. Suriyeli mültecilerden Myanmar'da yaşanmış bulunan adamlık dışı muamelelere, Filistinli Müslümanların yaşamış bulunduğu dramdan ve zulümden Yeni Zelanda'da yaşananlara, Batı'da zuhur fail İslam karşıtlığından, aşırılıktan ve muhacir karşıtlığından Afrika'da yaşananlara derece değme meseleye değme daim insanca bir perspektiften yaklaştık. Sürekli adaletten olmayı, adaletten davranmayı gözettik ve eşitsizlikleri gündeme getirerek toptan sistemin vicdanı şekilde akıntı ettik. Bugüne derece faziletkâr sesle dile getirdiğimiz hususları tarihe hamiş atlanmak hesabına bir kitapta bir araya getirmeye değişmeyen verdik. Sadece bahsetmek ve gidiş tespiti yaparak tenkit gelmek değil; ayrımsız sürede hal önerisi de arz tamir etmek istedik. Bu mecelle düşüncesi de hakeza ortaya çıktı. Şimdi hem krizin kaynağına ayraç ederiz hem de krizin neticelerini bariz bir biçimde ortaya koyuyoruz. Ama bununla da yetinmiyoruz. Küresel yönetişim krizinin merkezinde arsa düzlük Birleşmiş Milletler'in elimizdeki hala en ehemmiyetli olanak bulunduğunu söylüyoruz. Ancak bu haliyle değil. Yeni bir düzelti inisiyatifi alarak BM'nin baştan yapılandırılmasını öneriyoruz. Elbette bizim önerimiz bir düzelti teklifi. Bu teklifle elan adaletten bir evren olur evet diyoruz. Dünyanın esas sorunları tartışılsın istiyoruz. Mevcut sorunları görmezden gelmiş şekilde bir çözüme ulaşmanın olur olmadığını tabir ederek toy bir teklifle arsıulusal topluluğun karşısına çıkıyoruz" diyerek konuştu.

"Kuzey-Güney eşitsizliği elan da derinleşti"

Mevcut evren sisteminin faça yüze kalmış bulunduğu nice tecrübe bulunduğuna ilgi çekici Erdoğan, "Tek bir ülkenin kişi başına üstesinden gelebileceği bir saha kıraat değil bu. Her şeyden evvela aşırı boyutlu. Sadece hesaplı bir krizle faça yüze değiliz; ayrımsız sürede politik kriz ve düzenlilik krizi de uydurma konusu. Korona salgını bu krizleri değişik düzeylerde elan bir tomar devir yüzüne çıkardı. Küresel amme sağlığının ne derece dirimsel bulunduğunu görmüş olduk. Salgın küreselleşmenin dirilik damarı bulunan sınırlar arası hareketliliği kısıtladı ve çelimsiz bir sürede tedbir zincirlerini allak bullak etti. Sadece hesaplı rasyonalitenin ve azami kazancın ön planda bulunduğu hesaplı anlayışın sonuna geldik. Serbest toptan insanoğlu dolaşımı eğleşme noktasına geldi. Şimdi de ağırbaşlı koşullar altında kısıtlanmış bir deveran uydurma konusu. Ancak kriz yalnızca bunlarla da hudutlu değil. Mesela diyar değişikliği arsıulusal topluluğun ehemmiyetli bir gündemi olmalı. Dünyada kuzey-güney eşitsizliği elan da derinleşmiş durumda. Mevcut politik-ekonomik desise toptan refahı sağlayamadı ve eşitsizliği elan da derinleştirdi. Mevcut düzen, gelişmişlik ile az gelişmişlik arasındaki farkı kapatmıyor, değme sabık devir elan da artırıyor. Bu sorunları bir tane nazar boncuğu burada konuşabiliriz. Ancak bir evleviyet listesi gerçekleştirmek zorundayız. Daha rüçhan bulunan toptan sorunlarımızı belirlemeli ve bunların çözümüne müteveccih toptan ve aşırı yönlü bir yaklaşım geliştirmeliyiz. Biz kitapta aşırı taraflılığın merkeze alındığı bir toptan topluma gerekseme bulunduğunun altını çiziyoruz" dedi.

“Batının üstünlüğü anlayışının sonuna geldik"

Erdoğan, "Dünya siyasetine doğacak olursak; karşımızda değişik bir tabela uydurma konusu. “Batının faik olduğu” şeklindeki dava üreten anlayışın sonuna geldik. Bunu bundan sonraları hacısı hocası sorguluyor ve benimseme ediyor. Batının kendisi üstelik bundan sonraları bunu kabullenmeye başladı. Yüzyıllara sari Batı hegemonyası bundan sonraları bitmiştir. Yeni bir arsıulusal sistem ortaya çıkıyor. Soğuk Savaş periyodunun dü kutupluluğu ABD'nin zaferi ile sona ermişti. Sonrasında ise Amerika merkezli bir evren siyaseti gördük. Ancak anlaşıldı ki bir tane başına dört başı mamur arsıulusal sistemi arama tamir etmek olur değil. Amerika bunu denedi ve değimsiz oldu. Irak'tan çekildi, Afganistan'dan istifa tamir etmek mecburiyetinde kaldı. İki ülkede ne el erki mensur edebildi ne de talih Soğuk Savaş ondan sonra ortaya atık iddialar gerçekleşmedi. Bir kat el erki teşviki politikası, el erki hesabına elan iri yıkımları yanı sıra getirdi. Bütün nazik evrelerde Batı mürai davrandı. Daha da kötüsü, Batı demokrasileri aşırılıkçılara ve halkçı siyasete konfirmasyon oldu. Şimdi kişi mensur ettikleri politikaların mağduru özelliğine düştüler. Demokrasinin içini boşaltılar" ifadelerini kullandı.

"Ekonomik şekilde da erkinci toptan ekonominin sonsuz genişleyeceği ve seçenek devletleri zarfında eriteceği iddiası yapılmıştı. Durum on paralık de anca olmadı" diyen Erdoğan, "Yükselen güçlerin toptan ekonomideki ağırlığı derece derece arttı ve demin evren ekonomisinden elan iri bir hisse alıyorlar. Öte taraftan erkinci hesaplı düzeni organizasyon edenler demin tecim duvarları ve ağırlaştırılmış gümrük politikalarıyla başıboş ticareti engellemeye çevrik bir yöntem benimsediler. Kendi mensur ettikleri sistemin kurallarını kendileri çiğnemeye başladılar ve yükselen ekonomileri amaç tahtasına yerleştirdiler. Soğuk Savaş ondan sonra iri kuvvet savaşı devrinin bittiğini duyuru etmişlerdi. Şimdi ise kendileri toy bir iri kuvvet savaşı zamanına girildiğini söylüyorlar. Çünkü yalnızca kendilerinin üstünlüğünün bulunduğu bir arsıulusal sistem tasavvuruna sahiptiler. Ancak anca olmadı. Türkiye kabil yükselen güçler bundan sonraları toptan siyasette ağırlığı bulunan bir oyuncuya dönüştü. Sadece Türkiye değil, başka nice ılımlı büyüklükteki güç, elan yukarıya akla yatkın tırmanan bir yanay ortaya koydu. Yalnızca iri güçlerin dediğinin bulunduğu bir dünyada yaşamıyoruz artık. Türkiye'ye bakın; nerelerden nerelere geldik. Kendi askeri operasyonunu kişi olanaklarıyla yürütme edebilen, kişi defans sanayii mimarisini mensur fail bir güce dönüştük. İnşallah bu çizgimiz elan da yükselecek, geldiği yeri pekiştirecek ve başka bir sıçrama yapacak. Bizim yaklaşımız şu; hakeza bir evren siyasetini reforma naşir tutmadan bulunan haliyle, bulunan yapılarla sürdürmeye kalkarsanız elan biçimsiz sorunlarla karşılaşacağız. Vakit varken sistemin aksayan taraflarını masaya yatıralım ve konuşalım. Bizim yaptığımız kabil eller da toy tavsiyeler getirsin ve bu tıkanıklığın önünü açalım" dedi.

"Kuralları mensur edenler bundan sonraları bu kurallara uymuyorlar"

Küresel yönetişim değme şeyden evvela arsıulusal düzenin birincil unsurlarından bir tanesi olduğuna ilgi çekici Erdoğan, "Bu, kuralları bulunan bir evren demek. Kuralları ise devletler, arsıulusal firmalar marifetiyle ortaya çıkarıyor. Daha sonraları bu kavait arsıulusal firmalar kanalıyla yaşama geçiriliyor. Yani kuralları bulunan bir evren mensur edildi İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra. Elbette bu aşamada aşırı da ülkücü olma nahifliğine kapılmamak lazım. Yani bunu bir “dünya anayasası” şekilde düşünmemek lazım. Ancak görünürde bir dava var. Kuralları mensur edenler bu kurallara uymuyorlar. Daha biçimsiz bulunan derece ise bu kurallardan yalnızca menfaatlerini affedilmiş tutuyorlar. mesela Filistin ait BM Güvenlik Konseyi onlarca değişmeyen aldı. Ortada BM Genel Kurulu kararları var. Neden bu kararlar uygulanmıyor? İsrail bu kararlara naşir değil mi? Amerika bu kurallara naşir değil mi?Bir de eller bahis konusu olunca bu kuralları onlara karşı çekiç şekilde kullanıyorlar. Türkiye zamanlardan bu yana arsıulusal terörizmle ilgilendiren aşırı bariz ve belirgin konuştu; terörden de aşırı çekti. Terör örgütleri görünürde fark yapmayın çağrısında bulundu. Peki bizi dinlediler mi? Maalesef hayır. Bugün Suriye'de olanlara bakın. Dünyaya el erki çağrısı yapanlar, insanoğlu hakları dersi vermeye kalkanlar teröristlerle iş tutuyor, onlara tırlar dolusu tabanca katkısı yapıyor. Terör örgütleriyle beraberce çalışıyor, onlara dayanaklık tamir etmek veriyorlar. Sonra kılıç ülkemizin millî çıkarlarını himaye tamir etmek ve güvenliğimizi ısmarlamak düşüncesince BM prensipleri çerçevesinde mukteza önlemleri aldığımızda, askeri kuvvet kullandığımızda bizlere “aman hakeza yapmayın” diyorlar. Böyle bir eseme bahis konusu olur mi? Bizim itirazımız ve çağrımız kusursuz da bu aşamada ortaya çıkıyor. Biz denir ki kavait var ise kurallara hacısı hocası uysun; kavait eskidiyse ve işlevsiz kaldıysa da o devir oturalım kuralları değiştirelim, kavait ve arsıulusal normlar üstünde baştan tartışalım. Böylece toptan yönetişimi elan etkili bir biçimde meşgul duruma getirebiliriz. Küresel yönetişimin merkezinde ne var? Elbette Birleşmiş Milletler arsa alıyor. Peki BM dobra bir toptan yönetişim vaadinde bulunuyor mu? Belki evet. Ama bunu uyguluyor mu? Hayır. O devir elkızı BM üstünden baştan düşünelim ve toptan yönetişimin problemlerini aşamalı bir biçimde tartışarak ortadan kaldıralım. Bu kabadayı adımı çarpmak zorundayız" açıklamasında bulundu.

Küresel yönetişim mekanizmalarına bakılınca burada bir kriz halinin bahis konusu bulunduğunu tabir fail Erdoğan şunları söyledi:

"Özellikle müstevli zamanında bunu elan bir tomar gördük maalesef. Dünya Sağlık Örgütü krize er edim üretemedi ve bu tenkit konusu oldu. BM Güvenlik Konseyi -ki kriz simultane krizi halletmek düşüncesince müesses bir platform- derinliğine bir müddet bu mevzuyu gündemine bile almadı. Diğer mevzularda da ayrımsız vurdumduymazlık uydurma konusu.Suriye krizine ne devir insanca bir gözle baktılar. Yüzbinlerce insanoğlu katledilirken, milyonlarca insanoğlu Esed diyetinin saldırılarından kaçarken; Batı'nın derdi, mültecileri kuşkusuz engelleriz de bizim kapımıza dayanmazlar oldu. Esed kimyevi tabanca kullandığında ne yapmış oldu BM Güvenlik Konseyi? Hiçbir obje yapmadı. Üstelik diyet ondan sonra da bitmeme etti saldırılarına. Hani BM saldırgana karşı kurbanı koruyacaktı, mazlumun indinde zalime karşı duracaktı, onu dizginleyecekti. Bunların hiçbiri olmadı. Aynı şeyi Bosna Hersek'te yaşamadık mı? Filistin'de, Keşmir'de, Kırım'da ve Myanmar'da yaşamadık mı? Bu bizlere şurası gösteriyor; toptan yönetişim etkili ve adaletten analizör üretemiyor. Sorun bununla da hudutlu değil elbette. Büyük bir uzlaşma sıkıntısı var. Neyi kuşkusuz çözeceğiz? Terörizm ait ne devir eş bir eda sergileyeceğiz? İslam karşıtlığını ne devir insanlığa karşı mamul bir zeval şekilde göreceğiz? Ne devir terörün değme türlüsünü lanetleyeceğiz eş bir şekilde? Maalesef bunları görmüyoruz."

"1,5 bilyon Müslümanı bulunmayan sayan bir sistem olur mi"

Erdoğan, "Sadece toptan yönetişim sıkıntısı değil. Reform ihtiyacının nice sebebi var. Her şeyden evvela BM toptan bir temsile erbap değil. İkinci Dünya Savaşı ondan sonra kurulduğunda yalnızca ilkokul ülkeyi merkeze alarak bir organizasyon yapılmıştı. Ancak demin aşırı değişik bir evren uydurma konusu. Evet, Çin ve Rusya Güvenlik Konseyi'nde var fakat bu Güvenlik Konseyi'nin temsilini elan adaletten yapmıyor. 1,5 bilyon Müslümanı bulunmayan sayan bir sistem olur mi? Kültürel şekilde ayrışık olmayan, uygarlık şekilde eksiksiz olamayan bir BM Güvenlik Konseyi barışı ve huzuru sağlayabilir mi? Elbette aşırı zor. Sağlayamadığı filhakika ortada.BM'nin toy toptan politik dengeyi de yansıtmadığını görüyoruz. Dünyayı ilkokul ülkenin kaderine bırakmışız. Binlerce kilometre uzakta bulunan ülkeler yalnızca Güvenlik Konseyi'ndeki koltuğu sebebiyle benim yanı başımdaki kriz kendince değişmeyen veriyor, kişilerin kaderini şekillendiriyor. Adil bir biçimde değişmeyen ita noktasında bir yaklaşım sergilese neyse. Ancak ne haklıya hakkını konfirmasyon etmekteler ne haksıza sınırını bildiriyorlar. Varsa olmadan kişi millî çıkarları. Bakın bakalım ki ne derece Güvenlik Konseyi tasarısını veto etmiş, hastalık etmiş, neticeleri ne olmuş? Bunu benimseme tamir etmek olur değil. Dünya bundan sonraları değişti, ne dü kutuplu bir dünyada ne de bir tane kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Dünyada ayrışık kuvvet merkezleri var. Her şeyden evvela sesini yükselten ülkeler var. Biz bu sistemi bu biçimde benimseme etmiyoruz, sizin dü dudağınız arasına sıkışmış kararları benimseme etmiyoruz diyorlar. BM Güvenlik Konseyi bu kuvvet çeşitliğini yansıtmıyor. Bütün bir evren siyasetini İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarına uyarınca müesses bir sistemin ilkokul temsilcisine denyo tamir etmek ne derece doğru? Güvenlik Konseyi'nde Avrupa bir tane başına dü ülkeyle temessül edilirken, Güney Amerika'dan ve Afrika'dan bir tane bir unsur üstelik bulunmuyor. Halbuki tamamı Avrupa nüfusu evren nüfusunun fakat yüzdelik 5'ine edim geliyor. Beş devamlı unsur bugün evren nüfusunun yalnızca dörtte birine edim geliyor. Diğer dörtte üçün ismi yok, nazar boncuğu biçimde temessül edilmiyorlar. Böyle bir sistemin temessül yeteneği bulunduğunu beyan tamir etmek ne derece mümkün. Biz Türkiye şekilde arsıulusal hukuka saygılıyız. Haklarımızı korumaktan da çekinmiyoruz. Bizim burada karşı olduğumuz şey, arsıulusal hukuku mazeret ederek bizlere dayatılmaya çalışılmış bulunan tepik standart. Şimdi Doğu Akdeniz'de haklarımızı korumayacak mıyız? Masa başlangıcında imal edilmiş haritaları benimseme mu edeceğiz? Yanı başımızda kurulmaya çalışılmış bulunan yıldırı koridoruna edim vermeyecek ve peyrev mi kalacağız? Elbette peyrev kalmamız olur değil. Bu mevzuda arsıulusal hususiyet çerçevesinde gerekeni yaptık, yapmaktan da çekinmeyeceğiz" dedi.

BM sisteminin bir meşruluk kriziyle faça yüze bulunduğunu tabir fail Erdoğan şunları söyledi;
"Bu krizin aşılması gerekiyor. Yoksa her insanoğlunun kişi başına emir bulunduğu bir toptan siyasette istikrarı ve düzeni organizasyon tamir etmek olur olmaz, kusursuz bilakis kargaşa bilgili olur. Bizim itirazımız bu ayrık meşruluk anlayışı ve uygulamalarına karşı. Sesimizi elan feyyaz boşaltmak zorundayız. Bizim geldiğimiz hars de uygarlık de tradisyon de bizlere kıygı karşısında kimlik imale diyor. Bu ayrımsız sürede milletimize borcumuzdur, milletimizin hakkını çiğnetmeyiz. Sessiz kalamayız.

BM Güvenlik Konseyi'nin almış bulunduğu kararlar adaleti yansıtmalıdır. Adaletten mahrum maruz kararlar toptan vicdanı yaralıyor, kişilerin BM'ye bulunan inancını bulunmayan ediyor. Kararlar alınıyor fakat bu kararların peşinde neler dönüyor bilmiyoruz. BM transparan ve aritmetik verebilir olmalı. Irak'ta arsıulusal hukuka karşıt bir biçimde bir karışma oldu. Ne he peki? Kimin işine yaradı. Yüzbinlerce arı insanoğlu yaşamını kaybetti, milyonlarca insanoğlu yerlerinden edildi ve konutlarını bırakma etti. Terör örgütlerinin at koşturduğu bir kargaşa ortamı ortaya çıktı. Ama arsıulusal hukuka uyma edilseydi, yasal bir değişmeyen ortaya koyulsaydı ihtimal de nice krizi çözebilirdik. Temsil krizini, meşruluk krizini çözerek BM'yi elan transparan ve arsıulusal topluma aritmetik verebilir bir kasıntı vaziyetine gelmek zorundayız. Kapalı kapılar peşinde tahsil edilen kararlar ondan sonra yaşananlardan aritmetik sorulabiliyor mu? Kim soracaktır bu hesabı peki? Biz denir ki BM Genel Kurulu'nu elan etkili kullanalım, güçlendirelim ve adeta bir evren meclisi kabil akıntı ayar duruma getirelim. Bunu muvaffak gelişmek mümkün."

Daimi üyelerin imtiyazlarını kaldırmamız gerek

Bugüne derece düzelti başlığı çevresinde tartışmalar yapıldığını, nice resmi yada nısıf resmi toplantılar düzenlendiğini kaydeden Erdoğan, "Farklı tipte düzelti modelleri tartışıldı. Bu modellerin zarfında aşırı sayıda madde da ele alındı. Ancak maatteessüf şimdiye derece ne aksiyon kaydedilebildi ne de kaydedilebilecek kabil görünüyor. Aksine tamamı tartışmalar devletlerin ters millî yarar hesaplarına kurban edildi; derinliğine ve içerisinden çıkılmaz süreçlere hapsedildi. Genellikle aceleci ve izlemsel mevzulara kilitlenmek alegori süreçler sekunder başlıklarda boğuldu ve düzelti önerileri tartışılmadan tarihin arşivine kaldırıldı. Reform düşüncesince evvela ilkeler ortaya koymalıyız. Nasıl bir düzelti olması gerektiğinden evvela bu prensipleri belirlemeliyiz. Biz denir ki, değme şeyden evvela ucu bariz ağız dalaşı süreçlerini bir kenara bırakalım. Kendi ters çıkarları alegori BM sistemini kökünden dönüştürecek esas bir düzeltmeci eda geliştirelim ve çorak tartışmalardan ırak izlemsel hedeflere odaklanmaya çalışalım. Ancak o devir imtiyazlardan arınmış, adaletten ve sürdürülebilir bir ruzname bina tamir etmek olur olacaktır. Ortaya atılacak teklifin kapsamlı, cezrî ve ihtilalci bir öneri olması icap ettiğini düşünüyoruz. İkincil mevzularda daralmak alegori bir tane bir madde çevresinde birleşmeyi sağlayacak bir çerçevede olmalıdır. En ehemmiyetli başlığı belirleyip o iç kulak üstünden toy bir ruzname kurmayı becerebilmelidir. Bununla beraberce doğruluk ve denklik ilkesini merkeze düzlük bir yaklaşım benimseyelim diyoruz. Adil ve sürdürülebilir bir BM hem değme devletin adaletten temsilini ısmarlamak hem de arsıulusal sistemdeki kuvvet dengelerini yansıtmakla fakat olur olabilir. Yani hem doğruluk hem de kuvvet dengesini ihdas etmek gerekir. Bu amaçla üretilebilecek işleyebilir hal düşüncesince Genel Kurul ile Güvenlik Konseyi arasındaki birlikteliğin de bundan sonraları içtenlikle masaya yatırılması icap ettiğini müterakki sürüyoruz. Genel Kurulu kanun koyucu, Güvenlik Konseyi'ni de icracı bir yapıya sokmadan ne doğruluk sağlanır ne de BM kendini kurtarabilir. Güvenlik Konseyi üyelerinin kalıcı ve doyumsuz yetkilere erbap oldukları ve Genel Kurul'a aritmetik vermedikleri bir çatı sürdürülemez. Güvenlik Konseyi Genel Kurul'dan erkin olamaz" dedi.

"Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi arasındaki ilişkiyi montajlamak düşüncesince ise atılacak izlemsel hamle en herşeyden ilk olarak veto yetkisiyle yüzleşmeyi mukteza tamir etmek zorundadır" diyen Erdoğan şöyleki konuştu;

"Veto yetkisi ortadan kaldırılmadan nazar boncuğu düzelti çabası değerli olamayacaktır. Bu sebeple öteki tamamı mevzuları bir kenara bırakıp veto yetkisi hakkındaki kilitlenmek ve bu madde başlığı çevresinde arsıulusal camiası harekete görmek gerekir. Diğer başlıklarla saat ve efor savurganlık tamir etmek ve çıkışı sıfır tartışmalarda saçılmak alegori esas maksata kilitlenmek bir tane yarar yoldur. Eğer BM'nin reformunda samimiysek “dünya beşten büyüktür” ilkesini benimseme etmemiz ve en herşeyden ilk olarak bu imtiyazları kaldırmamız gerekecek.

Güvenlik Konseyi ile Genel Kurul arasındaki alım satım Genel Kurul lehine düzeltilmediği müddetçe rastgele bir düzelti çabası muhtemel neticeleri vermez. Adalet ve işlevsellik ilkelerini alegori getiremez. Bu sebeple Güvenlik Konseyi'nin Genel Kurul'a ilişikli olması, oradan çıkması ve oraya aritmetik vermesi derece natürel bir politik mebde olamaz."

"İnsanlık koşar hamle kaosa sürükleniyor"

"Türkiye şekilde arsıulusal sistem dönüşürken peyrev eğleşmek istemiyoruz.Biz bu millete bir uydurma verdik." diyen Erdoğan ," Ülkemizi lafı dinlenir etkili bir güce dönüştüreceğiz dedik. Ama ayrımsız sürede toptan vicdanın da sesi olacağız dedik. Bu sebeple de insanca diplomasiye değme daim ehemmiyet verdik. Salt kişi millî çıkarımız düşüncesince değil, hakkıyla içten şekilde dört başı mamur toptan meselelerde söyleyecek bir lafımız ve hal önerimiz oldu. Bunları yaparken insanca anlayışımızdan on paralık vazgeçmedik. Milli gelirine nispeten en bir tomar iane önleyen yurt olduk. Salgın zamanında dört başı mamur devletlerin içerisine kapanmış bulunduğu ve maskelere el konulduğu devirde kılıç elimizdekileri gereksinim duyan ülkelerle paylaştık. Bu bizim aut politikamızın felsefi özünü oluşturuyor. Ama ayrımsız sürede gerçekçiliğimizi nazar boncuğu devir kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz de.Şimdi toy bir arsıulusal desise arayışı yalnızca dile getirilmiyor. Bir ıztırar şekilde ortaya çıkmak durumda. Türkiye bu arayışı değme daim önemsedi ve önemseyecek. Türkiye şekilde BM'nin hem adaletten hem de çelimli bir çatı oluşturmasının arsıulusal düzenin meşruiyeti ve sürdürülmesi düşüncesince mübrem bulunduğunu düşünüyoruz. Bu yönde atılacak adımlara himaye tamir etmek ve teklifleri bariz yürekle bahsetmek istiyoruz. İçine girdiğimiz nazik proses öylesine sakıncalı unsurlar barındırıyor ki, neticelerinden bu sistemden en bir tomar faydalananlar karışma kimesne kendini koruyamaz.Ciddi toptan sorunlarla karşı karşıyayız. Terör, göç, diyar koşulları, toptan ısınma, kuraklık, adaletsizlik, değimsiz ülkeler kabil mesail karşımızda dört başı mamur çıplaklığıyla duruyor. Şimdi bu cins sorunlara ülkeler arası arbede ihtimali de ekleme durumda. Bununla beraberce yükselen içtimai tepkiler, dışlayıcı ulusçuluk ve himayecilik arsıulusal sulh ve balans ortamını yıldırma ediyor. Adeta adamlık koşar hamle iri bir kaosun bir çatışmanın içerisine sürükleniyor. Eğer bu sorunları demin bariz yürekle konuşmadan hal bulmazsak erte aşırı geç artmış olacağız.İnsanlığın elinde bulunan bir tane araç, tamamı problemlerine karşın hala BM zeminidir. Bu sebeple BM'de banko ve çabucak harekete geçilmelidir. Bizim önerimiz BM sisteminin mütebeddil evren şartlarına akıllıca bir biçimde reformdan geçirilmesidir" değerlendirmesinde bulundu.

"Batının yıldırı örgütü YPG müdafaası ne ahlaki ne de rasyoneldir"

Genel Kurul konuşmalarının zamanı konuşmalar bulunduğunu BM kürsüsünün bir evren kürsüsü olduğuna aksan önleyen Erdoğan," Bütün liderler kişi perspektiflerini, çağımız meselelerine müteallik kişi yaklaşımlarını sunar ve hal önerileri ortaya koyarlar. Biz de katıldığımız dört başı mamur toplantılarda eş bir ileti vermeye çalışıyoruz. O günün asliye meselelerine erke tutmaya çalışıyoruz. Ama en önemlisi de değme daim adaletten, barıştan ve istikrardan bahsediyoruz. Dünya mürai davranışlardan, adaletsizliklerden, modası esbak klişelerden bundan sonraları aşırı sıkıldı. Bütün bunlardan ırak realist hal çağrıları yapıyoruz. Bu yılki Genel Kurul'da da mesajımız iyice açıktı. Karşı karşıya olduğumuz saha okumaları halletmek düşüncesince evvela adaleti arayan, toptan amme vicdanını rahatlatan bir yaklaşım sergilememiz icap ettiğini vurguladık. Tabi, yalnızca bunlar da kifayetli değil. Sorunları halletmek düşüncesince ölçülü adımlar çarpmak zorundayız. Bu noktada Suriye dört başı mamur açıklığıyla karşımızda duruyor.Suriye'de tamamı dünyanın gözlerinin uğrunda beniz binlerce ferdin ölümüne, milyonlarca ferdin yerlerinden edilmesine hastalık bulunan insanca dram, onuncu yılını geride bıraktı. Ülkemiz, bir taraftan 4 milyona benzeyen Suriyeliye koyun açarken, alanı kana ve gözyaşına boğan yıldırı örgütlerine karşı da sahada savaşım ediyor ve iri bir efor harcıyor. DEAŞ yıldırı örgütüyle sahada etkili bir biçimde savaşım ederek bu yıldırı örgütünü sınırımızın doğrudan ötesinden temizleyerek yenilgiye uğratan bir tane NATO üyesiyiz. Yine sahadaki varlığımızla, PKK yıldırı örgütünün Suriye'deki uzantılarının işlediği kırım ve budunsal mertlik faaliyetlerinin önüne geçtik ve bu yerleri özgürleştirdik. Şehitler ita pahasına yürüttüğümüz gayretler kararında tehlikesiz hâle getirdiğimiz bölgelere, şu anne derece 462 bin Suriyelinin fahri şekilde art dönüşünü sağladık.Aynı biçimde İdlib'de de iri bir efor gösteriyoruz. Oradaki varlığımız sayesinde, milyonlarca insanoğlunun hem canını kurtardık hem yerinden edilmesini önledik. Uluslararası maşer bir on sene elan Suriye krizinin bitmeme etmesine müsaade veremez. Soruna, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak şekilde, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 mahdut sonucu temelinde politik bir hal bulunması düşüncesince elan çelimli bir istek ortaya koyulması gerekiyor.Suriye'de insanca iane süreçlerinin aksamaması düşüncesince elimizden geleni yapıyoruz. Bu noktada BM insanca iane mekanizmasının 12 ay süreyle uzatılmış olmasını kıvançla karşılıyoruz. Bu müspet yaklaşım, politik sürecin ilerletilmesi ve mültecilerin gönüllü, tehlikesiz ve haysiyetli biçimde art dönüşlerinin sağlanması düşüncesince de ortaya konulmasını bekliyoruz.Suriye'de bir öteki önceliğimiz tabii terörle savaşım ve bölgenin yıldırı örgütlerinden ağız ağıza temizlenmesidir. Ancak görüyoruz ki kılıç terörle savaşım ederken, bazıları yıldırı örgütleri görünürde fark yapıyor. Bu gidiş benimseme edilemez. Terör insanlığın eş sorunudur. Bugün Suriye'de destekledikleri yıldırı örgütü PKK-YPG'nin arama ettikleri alanlarda en ağırbaşlı insanoğlu hakları suçları işleniyor, çırçıplak insanoğlu yalnızca kendilerine aynasız diyerek uygulama edilmektedir yada işkenceye sunulan bırakılıyorlar. Söz konusu taksirat ve ağırbaşlı ihlaller, müttefiklerimizin gözleri uğrunda gerçekleşiyor. Göz uyarınca bakılırsa yıldırı örgütü YPG'nin propagandasını yapıyorlar. Bu, ne ölçülü ne de ahlakidir. Hep şurası söyledik; yıldırı tamamı insanlığın eş düşmanıdır.Suriye'nin arazi bütünlüğünü bozmaya etkili değme muhtelif girişime karşı ve terörü sonlandırmaya müteveccih mücadelemiz kararlılıkla sürecektir" dedi.

"İklim Anlaşması, 2053 vizyonumuzun anne unsurlarındandır"

İklim değişikliğinin insanlığın faça yüze kalmış bulunduğu en iri saha okumalardan bir tanesi bulunduğunu kail Erdoğan şunları kaydetti:

"Bugüne derece makbul hata politikalar, sonsuz gelişme ve tevessü mantığı hakkındaki mensur edilen kalkınma politikaları maatteessüf dünyanın bizlere sunmuş bulunduğu kaynakların kaba kullanılmasına hastalık oldu. Tabiat, üstünde zihayat milyonlarca deli dolu şekline koyun açarken, bunun karşısında adamlık kaynaklar sınırsızmışçasına davrandı. Sonunda iri bir tehditle faça yüze kaldık. Bütün evren diyar kirliliği, su ve besin güvenliği, biyoçeşitliliğinin kaybı, iri mevzi felaketleri ve elan nice riziko ve tehditlerle faça yüze kaldı. Şimdi ise bu riziko ve tehditleri kuşkusuz minimize edebiliriz bunun hakkındaki düşünüyor ve hal üretiyoruz. Uluslararası maşer şekilde bu meseleyi tehirsiz aşırı elan gülmeyen bir biçimde ele benimseme tamir etmek zorundayız ve mücadelenin fakat eş çalışmakla olur olacağını idrak tamir etmek durumundayız. Bu sebeple evvela diyar değişikliği ait toptan yönetişim mekanizmalarının etkili çalışmasını sağlamalıyız. Bu mevzuda da yalnızca kendimizi düşünen değil dört başı mamur insanlığı düşünen bir yaklaşıma erbap olmalıyız. Bu nedenle, değme fırsatta dile getirdiğimiz “Dünya Beşten Büyüktür” tespitini, diyar değişikliği ait da gine ediyoruz. Bu noktada da adaletten peyda tamir etmek zorundayız. Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne ki elan aşırı ziyanı verdiyse, ki natürel kaynakları vahşiyane sömürdüyse, diyar değişikliği ile mücadeleye en iri katkıyı onlar yapmalıdır. Kimsenin “ben güçlüyüm, bunun faturasını ödemem” atasözü lüksü yoktur.Türkiye şekilde BM Kürsüsünde Paris İklim Anlaşması'na ilişikli icazet dönemini başlatacağımızı duyurduk. Bu mevzuda kararlıyız. Paris İklim Anlaşması'nı, millî ulama beyanımız çerçevesinde Ekim'de Meclisimizin onayına sunacağız. Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'ndan önce, “karbon nötr” hedefli anlaşmanın icazet etabını tamamlamayı planlıyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda DOĞRU değişikliğe minval anahtar bu süreci, 2053 vizyonumuzun anne unsurlarından bir tanesi şekilde benimseme ediyoruz.
Böylece Türkiye şekilde üzerimize sakıt mesuliyeti alegori getirmiş olacağız ve diyar değişikliği ile savaşım konusunu yöntem önceliklerimizden bir tanesi vaziyetine getireceğiz. Sadece toptan savaşım odaklı değil, vatanımızı, ülkemizi diyar değişikliği bağlamında ortaya çıkabilecek riziko ve tehditlerden himaye tamir etmek düşüncesince hazırlamış olduğumuz minval haritasını yavaş yavaş uygulayacağız. Geleceğimiz, güvenliğimiz ve doğacak nesillerimiz düşüncesince bunu gerçekleştirmek zorundayız. Hedefimiz, diyar değişikliği ait farkındalığı yüksek, hata sahibi bir ulusal zihin peyda etmek ve dört başı mamur kurumlarıyla buna fut uyduracak izlemsel bir yapılanmaya devletimizi kavuşturmak. Bu eko-sistemi kurduğumuz devir aşırı elan etkili bir savaşım ederek bu konudaki toptan mücadeleye elan dobra bir ulama sunabiliriz."

Hülya Keklik
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3493+59
2Fenerbahçe3489+58
3Trabzonspor3458+15
4Başakşehir FK3452+7
5Beşiktaş3451+5
6Kasımpaşa3449-3
7Çaykur Rizespor3449-6
8Alanyaspor3448+3
9Sivasspor3448-4
10Antalyaspor3445-3
11Adana Demirspor3441+2
12Kayserispor3440-9
13Samsunspor3439-7
14MKE Ankaragücü3438-3
15Fatih Karagümrük3436-2
16Konyaspor3436-14
17Gaziantep FK3434-15
18Hatayspor3433-10
19Pendikspor3430-32
20İstanbulspor3416-41
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Eski Günler