“Vatan” şiirinin yazarı hemşehrisi Nurettin Özdemir'e gönderilmiş olduğu yazılarla başladığı ve “hastalık” namına nitelendirdiği yazı yazmayı ve okumayı yaşamına mebde fail Tuğlu, babasının vefatı dolayısıyla iş yaşamına er yaşta tahavvül etmek durumunda kaldı.
Kardeşinin ekol kazanması ilişkin Kelkit kazasından taşındığı Gümüşhane site merkezinde 1967 senesinde arkadaşı Zühtü Çetinkaya ile kurduğu Kuşakkaya gazetesinde gazetecilik yaşamına süregelen Tuğlu, o güneş bugündür geceli gündüzlü namına mesleğini sürdürüyor.
Gümüşhane'nin geçmiş gazetelerinden bulunan ve 1967 senesinde neşriyat yaşamına süregelen Kuşakkaya Gazetesi'nde zamanın çetin şartlarına layıkıyla meydana getirdiği gazetecilik anılarını aktaran Tuğlu, mesleksel hayatında yaşamış olduğu zorluklardan bahsetti.
“Haberleri ego gezerek elde ederdim demincek oturduğumuz yerden internete giriyoruz alıyoruz”
Kurulduğu zamanlarda gazetenin bugünkü kadar günce değil haftada dü güneş yayınlandığını hatırlatan Tuğlu, “Her sayısında müşterek doldurulma olurdu. Bütün gelişmeleri ego gezerek elde ederdim. Şimdi oturduğumuz yerden internete giriyoruz alıyoruz haberleri. mesela Vali Torul'a gitmiş onun haberi var, fotoğrafları mevcut kelimesi kelimesine indiriyoruz gazetelere. Bu gazetecilik değil bana göre. Biz o vakitler el ile diziyorduk gazeteyi. Arabam da yoktu oradan oraya koştururdum, aşırı yorulurdum yani” dedi.
Kendisinin kıraathane yaşamı olmadığını ve gazetenin alışmış olduğu müşterek yuvası bulunduğunu anlatım fail Tuğlu, “Yanlış yapmamaya, kullanmakta olanları kırmamaya, kurumları rencide edecek duyum yapmamaya nazarıitibar gösterdik. Bir hata kırarak da söylenir kırmadan da söylenir. 55 yılda 2-3 defa savcılığa gittim. Benim yazılarımla ilgilendiren tek gitmedim. Başkalarının yazılarıyla ilgilendiren mahkemelere gittim geldim. Birisinin şiiri yüzünden 2 yıl gittim geldim, o şiiri yazan erkeğe fark söylemedim, böylece aklanma ettik” ifadelerini kullandı.
“Ben annemi toprağa verdiğim güneş telefonla salık yazdırdım”
Annesinin defnedileceği güneş salık savsamak durumunda kaldığını dile getiren Turan Tuğlu, “Gazetecinin kulağı deliktir, kulağının hapishane olması daima basını izlemekle, okumakla, dinlemekle ve değerlendirmekle olur. Ben annemi toprağa verdiğim güneş telefonla salık yazdırdım buraya. Çünkü salık yazacak kimesne yoktu, cenaze müşterek tarafta ego müşterek tarafta salık yazıyordum. Gazetecilik bu” sanarak konuştu.
Genç muhabirlere de tavsiyelerde mevcut Tuğlu, laflarını şöyleki sonlandırdı: “Okumadan gazetecilik olmaz, şayet yazı yazıyorlarsa onun deposu okumaktır. Okumadan banko olmaz. İnsan belleği gelişigüzel şeyi tutmuyor, ilişkin müşterek nesne eklemezseniz bilgiler kaybolup gider, daima bakmak lazım, acemi şeyler bellemek lazım. Oturdukları yerde gazetecilik yapmasınlar. Dolaşsınlar, ide üretsinler, ortaya müşterek nesne koysunlar. Gazetecilik hoppadak olup biteni gazeteye koymaktan ibaret değildir. Öncülük yapmaktır. Bir haberi yazarken onun memlekete dokuncalı mı hayır mı dikkate bildirme etmek gerekiyor. Haber aşırı enteresan olanaklı fakat enteresan ülke düşüncesince zararlıysa onu kesmek lazım. Ben bununla karşılaştım.”
“Turan Bey müşterek derya, kılıç ondan hoppadak müşterek selamünkavlen alabildik”
Kuşakkaya Gazetesinde 45 yıldır gazeteci Turan Tuğlu ile etkin Kamil Aktürk ise “1976 senesinde matbaada şakirt namına başladım. Burası müşterek pedagoji bilimi kurumu kadar oldu. Bir familya ortamı vardı sürekli. Turan Tuğlu, aşırı birinci sınıf yapısı olan, her insanın çözemeyeceği fakat tanışlardan sonraları da aşırı giranbaha bulunduğunu anlayacağınız müşterek insan. Topluma ve memlekete verdikleriyle Gümüşhane tarihinde aşırı ehemmiyetli müşterek toprak edindi. hususi müşterek iş yerinden fazla müşterek amme kurumu kadar müşterek kitabevi kadar Gümüşhane'nin belleği kadar müşterek toprak beli burası. Turan Tuğlu ile 45 yıl ego bu arada çalıştım, bu müddet süresince müşterek amme hizmeti verdik. Onunla çalışmaya aralık vermeden bitmeme ediyoruz. Unutulmayacak vakitler yaşadık. Turan eş müşterek kükremek kılıç ondan hoppadak müşterek selamünkavlen alabildik, gene de dirim tarzına imrenerek bakıyoruz. Çok hürmet duyduğumuz, bedel verdiğimiz müşterek familya büyüğü namına bildirme ettiğimiz müşterek kişi” dedi.
Gazetecilikte mesainin 24 sayaç bulunduğunu vurgulayan Aktürk, “Sabah evden çıkarken mesaiye doğmak ve bunu 24 sayaç sürdürmektir. Günün 24 saati okunabilen mesaisi bulunan insandır. Gazetecinin hastası olmayacak, kendisi pestil olmayacak, mazereti olmayacak. Yılın müşterek haset değil, gelişigüzel haset hatırlanması lazım” sanarak konuştu.
Uğur Bulut
